Cumartesi

nasıl?

bildiğiniz üzere nisan 18'den beri anadolu üniversitesi iletişim bilimleri fakültesi kantinini boykot ediyoruz. nedenlerine defalarca kez değindik, artık biraz da nasıl olduğuna bakalım ;)
 

mmf'deki arkadaşlarımızdan aldığımız bilgilere dayanarak 17 nisan'da yaklaşık 30 kişiyle kantinimizin bahçesinde toplandık. nedenler, amaçlar ve araçlar üzerine konuştuk. herkesin fikri belliydi; "yarından tezi yok!"

aramızda topladığımız çok ufak bir bütçeyle alışverişimizi yaptık. su, su ısıtıcısı, poğaça, açma, simit gibi zaruri ihtiyaçları nasıl tedarik edebileceğimize kafa yorduk. görev paylaşımı, 2-3 yaratıcı fikir derken ertesi gün kendimizi kantindeki masamızın başında bulduk.

ilk gün ufak tefek tartışmalar ve kafa karışıklıklarıyla geçti. masamızı x veya y örgütüne bağlı bir oluşum zannedenler oldu, masadaki ürünleri sattığımızı düşünüp, parası olmadığı için çekinenler oldu... neyse ki bu tartışmaları çoktan aştık. :)

peki masada işler nasıl yürüyor? o gün sabah 9 dersi olmayan herhangi biri 8'den sonra kantinimize geliyor. masaya gazeteleri seriyor, poşetlerden bardakları, çayları, kahveleri, atıştırmalıkları çıkarıyor. suları kaynatmaya başlıyor. sanki evimizde kahvaltı edermiş ya da pazar pikniğine çıkmışız gibi hazırlanıyoruz. aynı dakikalarda sıcak poğaçalar geliyor pastaneden, birileri günlük gazeteleri masaya dizmeye başlıyor. sonra kantin yavaş yavaş kalabalıklaşıyor. evinden şeker, çay, püskevit, dergi, çöp poşeti, temizlik bezi getiriyor birileri... bazıları bir sandalye çekip muhabbet etmeye koyuluyor. bazıları sabah kahvesini doldurmaya başlıyor, bir kısmı kutuya cebinden çıkanları atıyor. paylaşmaya, kaynaşmaya başlıyoruz. uykumuz, ufkumuz açılıyor. hep beraber! :)


sonra ihtiyaçlarımız için alışverişe çıkıyoruz, eksiklerimizi kapatıyoruz, öğle arası için sıcak poğaçalarımızı alıyoruz, çöplerimizi temizliyoruz elimizden geldiği kadarıyla, masalarımızı siliyoruz. nasıl olduğunu anlamadan o gün geçip gidiveriyor, az yorgunluk, çokça paylaşım.


akşam evlerimize gidiyoruz. iletişime geçiyoruz ["yarın sabah kim poğaça alacak?", "gasteler kimdeydi?", "ne?!? semaver mi bulduk?!"], tepkileri okuyoruz, eleştirileri, övgüleri dinliyoruz... ev arkadaşlarımıza, ailemize, sevgililerimize anlatıyoruz o günü. genelde destek veriyorlar, bazen de çekiniyorlar. çekinmeye gerek olmadığını söylüyoruz, bir aradayız çünkü.

insan ailesinden çekinir mi yahu? :)

2 yorum:

  1. ..:)
    azarlıyoruz bazen arkadaşlarımızı mesela, 'belki de üniversitede yaşayabileceğin en iyi şey bu boykot, neden gelmedin bugün okula'..
    ..başını eğip yatıyor erkenden ertesi gün erken kalkmak içim..:)

    bir söz okumuştum zamanında aklıma gelir hep:
    'mücadele edenler her zaman kazanamasa da kazananlar mutlaka mücadele edenlerdir.'

    YanıtlaSil
  2. aynen devam edin panpalar.
    bu uyanış belki bazılarının aklını başına getirir.

    YanıtlaSil